BÜYÜK PATLAMADAN ÖNCE NE VARDI
Evrenin bir başlangıcı olduğu görüşüne herkes katılmıyor
Kozmologlar evrenin zamandan tümüyle bağımsız olduğuna, başının
ya da sonunun olmadığına inanırdı. Bu akıllara durgunluk verici gelebilir, ama
bilimsel zihinler için öylesi, evrenin belirli bir başlangıcı olmasının ne
anlama geldiğini ya da bunun ne zaman olduğunu belirtmekten daha kolay. O
yüzden de bazı fizikçiler, zamanın rolünü daha aza indirgeyen alternatif kozmoloji
kuramları geliştirdiler. Bu kavramlar bir zamanlar çok moda olan, siyah ışıkta
parlayan posterler kadar acayip. Durun bir saniye…
ÇOKLU EVRENİN ÇİÇEKLERİ
BAZI FİZİKÇİLERİN EVRENİN BAŞLANGICINA KAFAYI BU KADAR
TAKMASININ NEDENİ, evrenin bir başlangıcı olduğunu düşündüren kanıtların çokluğu,
iyi ama ya evrenimiz aslında sayısız çiçeğin açtığı toprak parçasını andıran ve
zamandan muaf bir çoklu evrenin parçasıysa? Bu modelde her evrenin kendi büyük
patlaması ve kendi zaman kavramı var. En popüler versiyonda ise her evrenin
fizik kuralları bile kendine has olabilir. Sonsuz olasılıklar sonsuz sonuç doğurur.
Kimileri bu teorinin yaşamı da açıkladığını söylüyor. Tek bir büyük patlamanın
bildiğimiz anlamda yaşam için kusursuz koşullara sahip bir evren yaratabilmesi
için, son derece şanslı olmamız gerekiyor. Ancak sürekli yeni evrenler meydana
geliyorsa, bu kozmik komşulardan birinin tıpkı bizimkine benzemesi şaşırtıcı
olmaz. Bu bahçedeki evrenler kendi kuralları uyarınca büyür ya da solup
giderken, etraflarını saran çoklu evren bir başı ya da sonu olmadan devam
edecektir. Değişimin ve zamandan muaflığın bu seçkin harmanı, birçok kozmoloğun
hâlâ yudumladığı bir bitki çayı.
HER NABZA GÖRE ŞERBET
Büyük patlamayla ilgili bazı teoriler, orijinal teoriden
daha rahat anlaşılır ve kabul görür nitelikte. En basit versiyonda, zamanın başlangıcı
şu anda gözlemlediğimiz her şeyin atomdan küçük bir enerji topu halinde sıkıştığı,
sonraysa dışarı doğru patladığı, belirli bir nokta, iyi de, bu noktanın öncesinde
ne vardı? Bazı fizikçiler, örneğin Stephen Havvking, bu başlangıç noktasını
ortadan kaldırıp belli bir 'patlaması" olmayan bir evren hayal ederek
zamandan bağımsızlığı yaratmaya çalıştı.
Saati, varoluşun ilk anlarının kenarına kadar geriye
alabilirsiniz ama öncesinde ne olduğunu sormak Kuzey Kutbuna geldikten sonra
neden hâlâ kuzeye yürünebildiğini sormak gibi bir şey. Bizim tanımladığımız
anlamda zaman, evren küçüldükçe anlamını yitiriyor. Asla tek bir noktaya
indirgenecek kadar daralmıyor. Ne var ki fiziğin bu biçimde işlediğim ispatlayabilen
henüz yok.
SABİT HAL
Büyük Patlama kuramı, evrenin patlayarak oluştuğunu ve hâlâ
dışarı doğru genişlediğini öne sürüyor. O yüzden, patlama fikrinden
kurtulabilmek için önce neden galaksilerin uzaklaştığını görebildiğimizi açıklamak
şart. 1948’de gökbilimci Hermann Bondi, Thomas Gold ve Fred Hoyle, evreni büyüleyici
havai fişek gösterilerinin sürekli meydana geldiği, yeni maddenin her an, her
yerde oluştuğu bir yer olarak hayal ederek problemin etrafından dolaşmış
oldular. Sabit hal modelinde evren büyüyor gibi gözükse de değişim aslında bir
yanılsamadan ibaret. Evrendeki nesnelerin arası açılıyor, evet, ama bunun
nedeni evrenin başlangıcındaki tek bir olay değil. Evren sürekli yeni madde yaratıyor
ve yeni madde eski maddeyi dışarı doğru itiyor. Ancak 1960'larda büyük
patlamadan arta kalan arka plan radyasyonunun keşfi bu fikri çürüttü. Çünkü
sabit hal kuramı patlamadan sonra kalan bu parıltıyı açıklayamıyor.
ÇARPIŞMA
BÜYÜK PATLAMA NEDEN BAŞLANGIÇ OLSUN Kİ? Paul Steinhardt ve
meslektaşları, evrenimiz küçücük zihinlerimizin algılayamayacağı beşinci bir
boyutta sarsıldıkça patlamaların sürekli olarak meydana geldiğini iddia ediyor.
Bildiğimiz uzayın ve zamanın tümü, adına "zar" (brane) denen dört
boyutlu bir yüzeyin üstünde oturuyor. Bazen bu zar bir başka evrenin zarıyla çarpışıyor
ve bu çarpışma, adına büyük patlama dediğimiz enerji patlamaları oluşturuyor. Söz
konusu patlama(ların) enerjisini hâlâ kozmik arka plan ışıması olarak
saptayabiliyoruz. Evrenler beşinci boyutta birbirinden uzaklaştıkça evren de
genişliyor. Çarpışma ve ayrım döngüleri saykodelik bir dans halinde sonsuza dek
sürüyor. Birçok kozmolog bu beşinci boyuta ilişkin kanıtları hiçbir zaman bulamayacağımızı
düşünüyor ancak görünen o ki büyük patlamanın asıl başlangıç olmadığı fikrinin
sonu gelmeyecek.
Popüler Science, Eylül 2017
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.